11 Kasım 2015 Çarşamba

OĞUZ MİLLETİNİN VARLIK MÜCADELESİ







Anadolu coğrafyasında söylenen her sözün, uygulanan her politikanın bir amacı vardır. Birçoklarının bizimle ilgili kapatamadığı tarihi bir hesabı var. Bu hesaplarını canlı tutmak ve bize sürekli hatırlatmak istiyorlar. Çeşitli yöntemlerle sürekli olarak, göçebe olduğumuzu, sonradan buralara geldiğimizi ve Anadolu’yu istila ettiğimizi vurgularlar.

Bize Oğuz demek yerine, Fars-Tacik Selçukluların “Türkmen” ve Sırp-Bulgar Osmanlıların “Yürük” diye isim takmalarının amacı da buydu. Sürekli zulüm yapan Osmanlı ya isyan edip “bu topraklar asıl bizim “diye her ayağa kalktığımızda ”siz yürüksünüz” diye sindirildik. Bu toprakların asıl sahibinin biz olduğumuzu bize unutturmak istediler. Bazı soysuzlara “yürük” olmak yerine “Osmanlı” olmak daha cazip geldi. Oğuz coğrafyasında yaşayan milletsizleri hepiniz iyi tanıyoruz. Sanki Osmanlı diye bir millet ya da Ulus varmış! Biz de bilmiyormuşuz gibi, bu Bizanslılar “ecdadımız Osmanlı” diye tutturdular. Selçuklular ve Osmanlılardan çok daha önce Anadolu bizim vatanımız olduğu halde, kendi vatanımızda bizi gurbetçi yaptılar. Anadolu Oğuzları iç ve dış düşmanlar tarafından kandırılma ihtimallerinin yüksek olduğunu bilerek çok dikkatli yaşamalıdır.

Her şeyin Oğuz milletinin aleyhine proje olma olasılığı var. Öyle karışık bir coğrafyada yaşıyoruz ki, Oğuz olmayanların bile devletin çeşitli kademelerine yerleşmesi mümkün oluyor. Oğuz milletinin yararına olan ve olmayan şeyleri dikkate alarak yaşamak zorundayız.

Bu fayda hesabı yanlışlarımızı önler. Kim kendi töremiz le yaşamamızı engelleyip yerine Arapların İslam töresini koymak istiyor ve Oğuza töre yapıp ta yaşatmak istiyor biliriz. Türk sadece Türkiye de yaşayan Müslümanların adıyken, Sovyetlerle hesabını görmek isteyenlerin Asya da yaşayan farklı milletlere “Türk Milleti” demelerinin nedenini anlayabiliriz. Oğuz milletinin Arap töresiyle yaşamasının ABD ye ne faydası var anlayabiliriz. Çünkü Hıristiyan ABD yıllardır ülkemizde İslam’ı geliştirmek için CİA eliyle İslamcı akımlara milyarlarca dolarlık yardımlar yapıyor. ABD Amerikan matbuaların da milyon dolarlık İslam kitapları bastırıp ülkemizde dağıtıyor.  

Tarihteki milletlerin hiçbiri bizimle olan hesabını kapatmadı. Anadolu ile ilgili rüyası olan milletler bugünde vazgeçmediler. Araplar İslam emperyalizmi sayesinde yerlerde sürünmemizi sağlıyorlar. Arap'ın İslam'ı Oğuzun itibarını yok etti. Ateşe benzin dökmek isteyenler hep oldu ve daha da olacaktır. Tarih bize bunu defalarca gösterdi. Bu nedenle Atatürk Oğuz milletini iç düşmanlar konusunda uyarmıştır.

Oğuz milleti savaşta ve barışta siyasi hesap yapmayan mert ve yiğit bir millettir. Bu yiğit millet başka milletlerin mutsuzluğundan mutluluk çıkarmaya çalışmamıştır. Ancak tarihteki milletlerin hiçbirinin bizimle olan hesabı kapanmadı. Anadolu ile ilgili rüyası olan milletler hiç vazgeçmediler. Ateşe benzin dökmek isteyenler hep oldu ve olacaktır.

Yüz Yıllarca Kırgızlarla, Özbeklerle, Çinlilerle, Uygurlarla savaşıldı. Hepsiyle ölümüne var olma mücadelesi verdik. Sonunda geride bıraktıklarımız olsa da batıya doğru yayıldık. Avrupa ya geçenlerimiz olduğu gibi, Kafkasya ve Mezopotamya ya yerleştik. Bazılarımız Anadolu ya geldi. Bizans ile yüzyıllarca bir arada yaşadık, Arap Fars İslam devletleri olan Karahanlı, Gaznelilerin, içinde yaşadık. Moğollar, Selçuklu ve Osmanlı gibi başka devletler içinde yaşamak zorunda kaldık. Sonunda hepsine karşı galip gelen ve son veren biz olduk.



Tarih boyunca istediğinde her devleti yok edecek gücümüz olduğunu biliyorduk. Selçukluları ortadan kaldırdıktan sonra kendi milli devletlerimizi kurduk. 1500 yılına kadar kendi milli devletlerimizde yaşadık. Bazılarının Ottoman adını verdiği Bizans’a 1475 te yenildik  400 yıl devletimiz olmadı . Bu devlet içinde 1850 yıllarına kadar katliamlar gördük isyanlar çıkardık. Köroğlu, Dadaloğlu gibi kahramanlar yarattık.
 
Anadolu toprakları Oğuzların Bizans sarayına girmeye başladığı 1850 tarihine kadar işgal altında kaldı. Oğuz milletini bu dönemde yönetenler istedikleri uysallıkta olalım diye milli benliğimizi yok etmeye yönelik çalışmalar yaptılar. Oğuz milletinin töresini bozarak İslamlaştırmaya çalıştılar. Bizi yönlendirecek yalan tarihler yazdırdılar. Oğuz Milletinin tarihini unutturarak İslam tarihini bizim tarihimizmiş gibi bize benimsetmeye çalıştılar. Millet ismimizi söylemeyi utanılacak bir şeymiş gibi algı yarattılar. 1500 lü yıllardan Osmanlının son dönemine kadar Milletimizin ne olduğunu bile söyleyemedik. Geçmişimizi unutturdular. Düşüncelerini istedikleri şekle getirmek için önce insanları kullandılar.

Arap istilalarına uğramamız sonucu çoğumuz Araplara yenilerek Müslüman olmak zorunda kaldık. Oğuz milletinin bir kısmı Arap töresiyle yaşamak ve kutsalını kutsal edinmek zorunda kaldı. Sömürdüğü kölesini kaybetmek istemeyen Müslüman Araplar İslamlaştırarak bizi elinde tuttu. İnancıyla yaşam kültürünü de evimize soktu. Arap isimleri İslamlaşma adına çocuklarımıza ad oldu. Kadınımız saçını örmez saklar oldu. Sakalsız erkeğimiz sakallı oldu.

2000 yılından sonra yapılmaya çalışılanlar ne kadar tanıdık geldi değil mi? Günümüzde belirlenen yoldan çıkılmaması için yazılı ve görsel medya kullanılmaktadır. Masal olaylar uydururlar. ABD eşliğinde Milletimizi İslamlaştırarak bizi etkisizleştirdiler.

Her olaya akıl ve mantıkla bakmazsanız asla gerçeği çözemezsiniz. Oğuzları köleleştiren katleden Selçukluyu, Osmanlıyı kendi ecdadınız zannedersiniz. Tarihte olmayan devletleri varmış gibi gösterirler. Bilmeniz gerekenleri saklar ve göstermezler.

Oğuz milleti yaşadığı yerde milli devletini oluşturarak töresi ve gururuyla halkını yaşatmaya çalışmıştır. Tarih boyunca başkalarını sömüren veya sivil halkı ezen devletler kurmadılar. Anadolu’ya geldiğinde de yıllarca yerli halkla hiçbir sorunu olmadan yaşamıştır. Oğuzlar, töreleri gereği olarak devleti milletine hizmet etme aracı olarak görürler. Başka milletler gibi, devleti halkına zulüm yapma aracı olarak görmezler.

Atatürk, Nutuk adlı eserinde düşüncelerini net olarak belirtmiştir. Buna rağmen milletimiz üzerinde siyasi hesabı olanlara alet olanlar, Atatürk le ilgisi alakası olmayan safsataları sanki Atatürk’ün görüşüymüş gibi gençlerimize sunmaktadırlar. Amaçları gençlerimizi Atatürk’ün gösterdiği asıl hedeflerden uzak tutmaya çalışmaktır.

Atatürkçüyüm yalanının arkasına saklı bazı insanlar, Atatürk’ün söylemediği şeyleri, Atatürk söylemiş gibi yazmaktadırlar. Atatürk İslam’ın safsata olduğunu söylediği halde, İslam dan vazgeçerler diye Atatürk’ün İslam’a inandığını yazmaktadırlar. Eğitim alması engellenmiş milletimiz cahilliğinden, bir kısmı da Nutuk’u okuma zahmetine katlanmadığı için alçakça kumpasları fark edememektedir. Bu yalancılar, Oğuz milleti gençlerini yanlış yön levhalarıyla yanlış yollara ve çıkmaz sokaklara sürükleyip gerçeklerden uzaklaştırmaktadırlar.

Atatürk, Nutuk da aşağıda görebileceğiniz üzere Turancılığı, Milletimiz için son derece tehlikeli ve mantık dışı bulmaktadır. Atatürk gençlerimizin bu tür aldatıcı oyunlardan uzak durmasını istemiştir. Buna rağmen Atatürkçüyüm diyen Turancılar görürsünüz.

“Değişik milletleri, ortak ve genel bir ad altında toplamak ve bu değişik unsur topluluklarını aynı haklar ve koşullar altında bulundurarak güçlü bir devlet kurmak parlak ve çekici bir siyasî düşüncedir. Ama aldatıcıdır. Hatta, hiçbir sınır tanımayarak, dünyada var olan bütün Türkleri de bir devlet halinde birleştirmek, ulaşılamaz bir hedeftir. Bu, yüzyılların ve yüzyıllarca yaşamakta olan insanların çok acı, çok kanlı olaylarla ortaya koyduğu bir gerçektir… Panislâmizm, Panturanizm politikasının başarılı olduğuna ve dünyayı uygulama alanı yapabildiğine tarihte rastlanamayacaktır… Bizim aydınlık ve uygulanabilir gördüğümüz siyasî yöntem, ulusal siyasettir. Dünyanın bugünkü genel koşulları ve yüzyılların kafalarda ve karakterlerde yerleştirdiği gerçekler karşısında hayalci olmak kadar büyük yanılgı olamaz. Tarihin dediği budur, bilim, akıl, mantık da böyle söyler”
(Mustafa Kemal Atatürk NUTUK-T. İş Bankası Kültür yayınları..Sayfa.297)

Bir millete dayanmayan ve töre birliği sağlayamamış devletler uzun zaman yaşayamazlar. İslam’la bozulmuş olmasına rağmen, millet olmamızı sağlayan tüm özellikleri tamamen bozulmadan geleceğe taşıyabilirsek gelecek nesillere karşı görevimizi yapmış oluruz.

Milletin bir olmasını sağlayan töre ve dil yara alırsa yok oluruz. Ortak özelliklerimizi kurtaramazsak esir oluruz. İslam, Fars, Rus ve diğer etkilerden çocuklarımızı korumalıyız. Onlara ait oldukları millete dair ortak dil ve töre veremezsek kimliklerini kaybederler. Sonuçta çocuklarımız millet olarak yaşamanın veya başka millet devletinde isimsiz yaşamanın ayrımını anlayamazlar.

Ana devletlerde yaşamadıkları halde İran, Rusya, Bulgaristan ve Yunanistan da yaşayan Oğuzların dillerini ve törelerini kaybetmeden varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Bunun nedeni, bir yerde ana kök oğuzların olduğunu bilmeleridir. Bu ülkelerde dil ve törenin yaşatmaya devam etmesinin nedeni Türkiye, Azerbaycan ve Türkmenistan Oğuz devletlerinin varlığıdır. Ana kök devletler kaybolursa millet olma dayanağımız yok olur. Bu oğuz devletleri olmasa insanlar mücadeleyi bırakır ve istekli olarak yaşadıkları toplumlarda asimile olurlardı.

Atamızın söylediği gibi siyasi birlikler çok mantıklı değildir. Kırgızistan Özbekistan Kazakistan ve Uygurlarla aynı millet değiliz. Aynı millet olmadığımız için aynı törede birleşmemiz de mümkün değildir. Bu gerçekçi yaklaşım değildir. Geçmişte yaşanan gelişmeler sonrası biz Oğuzlar bir birimizden çok kopuk yaşamaktayız. Oğuz milletinin birliğini bile sağlayamamış olan bir gençliği tarihte farklı milletler olarak yer almış olan Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler, Uygurlar ile birlik sağlama peşinde koşturmuşlardır.  Siyasi partiler bile kurmuşlardır. Bu kişiler milletimizi gerçek hedefinden uzaklaştırmışlardır.

Geniş bir coğrafyaya yayılmış olan Oğuz milletinin farklılaşmasını önleyerek, Kültür ve Dil birliğini sağlamak yani Oğuz birliğini sağlamak tek amacımız olmalıdır. Yalnız Türkiye’deki Oğuz kültürünü kurtarmak Oğuz milleti geleceğini kurtarmaya yetmez. Milletimizi orta Asya devletleriyle uydurulmuş bir üst kimlikte birleştirmek isteyenlere karşı uyanık olmalıyız. Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan ve Uygurların bizden farklı ve başka millet olduğunu dünya Oğuzlarına öğretmeliyiz. Tarihte hepsinin düşmanımız olduğunu bilmeliler.

Milletimizi bekleyen en büyük tehlike Dünya Oğuzlarının birbirinden farklılaşmasıdır. Oğuz devletleri olan Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan hızla birbirinden farklılaşmaktadır. Diğer devletlerde yaşayan oğuzlarda farklılaşmaktadır. Almanya, Özbekistan, Fransa, Azerbaycan, İran, Kırgızistan, Moldova, Yunanistan, Bulgaristan, Türkmenistan ve Afganistan devletlerinde yaşayan tüm Oğuzlara ulaşmalıyız. Millet olarak hep birlikte Oğuz dil ve töresinin Oğuz devletleri arasında farklılaşmasını önlemeliyiz. Yaşamak ve ilerde var olmak istiyorsak buna mecburuz. Türkiye deki Oğuzca Türkçe adı altında farklılaşırken, Azerbaycan Oğuzca sı Fars dili etkisinden kurtulamamıştır. Türkmenistan ise Rusya etkisi altındadır. Yüzyıl sonra aynı millet olan bu devletlerin aynı kökten geldiğini kanıtlamak mümkün olmayacaktır. Oğuzlar aralarındaki cahil olanlar nedeniyle, İslam etkisiyle Arap törelerini yaşatmak tehdidinden henüz çıkamamıştır. Araplaşmış ve daha da İslamlaşarak Araplaşmak arzusunda olanların tehdidi her geçen gün artmaktadır.

Günümüzde olduğu gibi farklılaşmış Oğuzca ve farklı töre Oğuz milletinin sonunu getirir. Acilen oğuzlar arasındaki farklılaşmayı gidermeliyiz. Oğuz Devletler birliği yönetici ve sermaye sınıfının çıkarlarına aykırı olabileceği için kaçınılmaz olarak gerçekleştirilemez. Ancak töre ve dil birliği işbirliğine kimsenin itirazı olacağını sanmıyorum. Bunun tek engeli cahil Müslümanlaşmış Arapçılardır. Gelecekte Oğuz milleti olarak siyasi haritada olmak istiyorsak İlk başarmamız gereken şey Arapların siyasi çıkarları için Oğuz Milletine dayattıkları masal ve rivayet olan İslam dinlerini ve tarihlerini atıp kendi gerçek tarihimizi öğrenmektir. Oğuz Milletinin gerçek tarihine sahip çıkmasını sağlamalıyız.

Turan bir Alman projesidir. Büyük Asya Alman imparatorluğuna bizim sırtımızdan geçmek amacı taşıyan bir düşüncedir. Almanlar bize hükmetmişler ve bize kardeş yaratmak istemişler. Bize sahip olmakla kardeşlerimize sahip olacaklardır. Tarihi incelersek nasıl bu yalan dolan uydurmaların içine çekildiğimizi anlarız. Eğitimsiz kalmamız sebebiyle başkaları için kullanışlı hale gelmişiz.

Bu hazır proje 1950 den sonra ABD nin işine yaramıştır. Yeşil kuşak projesi adıyla yeniden ısıtılarak gündemimize girmiştir. ABD coğrafyayı İslamlaştırarak kolay kullanabilmeyi başarmıştır. CİA çalışmalarıyla İslamlaştırılan coğrafya kimlik ve kişiliğini kaybetmiştir. Sovyet imparatorluğunu yıkmak için İslam kullanılmıştır. ABD Suudi Arabistan ve Kuveyt gibi emrinde kullanır. Karşı çıkan olursa, İslamlaşarak ilkelleşen her milleti lezzetli bir yemek olarak yer. Afganistan, Irak, Libya örneğin de olduğu gibi.

Milliyetçilik görüntüsü içinde olan Türkçü, Turancı ve Ülkücü Arap milliyetçileri Oğuz milletinin kültür birliği yolunda büyük engellerdir. Töremizi ve dilimizi korumak için milletimizi bilgilendirmek kolay değildir. Çünkü eğitimsiz bırakılmış cahil bir çoğunluğa sahibiz. Yine de herkese ulaşıp doğruyu anlatmak zorundayız.

Benim Oğuz tarihini yazma çabamın özünü bu düşünce oluşturmaktadır. Biz töre ve dilimizi yeniden yaygınlaştırırsak Arapların İslam dedikleri Arap töresini ve batının geleneklerini kolaylıkla başımızdan atarız. Yoksa İslam’ın İran’daki Acem kültürünü yok ettiği gibi Oğuz milletini yok edişini izleriz.

HALİL ORHAN ACAR


Not: Bu yazının her hakkı saklıdır, hiç bir bilgi izinsiz alınarak kullanılamaz. H. Orhan Acar’a ait olduğu belirtilerek alıntı yapılabilir. Ancak yazı Yazardan izin alarak yayınlanabilir. Orijinal yazı, resimlerin izinsiz kullanımı durumunda gerekli yasal yollara başvurulacaktır. Yazıların ticari olarak veya alenen dağıtılması, üzerinde değişiklik yapılması, yeniden kullanılması yasaklanmıştır. içeriğin izinsiz kullanımı veya zarara uğratılması 765 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, 5187 sayılı Basın Kanunu ve ilişkili diğer kanunlar uyarınca yasaktır.

6 Ekim 2015 Salı

OSMANLININ ALMAN PAŞALARI

Çanakkale’deki kuvvetlerin komutanı olarak atanan Osmanlı Paşası Alman Otto Liman Von Sanders, Von Moltke Paşa ve Baron Von der Goltz Paşa gibi kendisinden önceki PAŞAlar ile aynı yolu izledi. 1913 yılında, Alman ordusunun Osmanlıya eğitim ve lojistik hizmeti vermek üzere oluşturduğu komisyona başkan atanarak I.Kolordu Komutanlığı’na getirildi.

Osmanlının savaşacak kendi Paşası olmadığından bir Alman Paşa Çanakkale savaşına komutan olarak atanmıştı. Hani şu “yüce devlet Osmanlı” ne kadar yüceymiş diye merak eden olursa, Paşası olmayan Osmanlıya kapak olsun diye padişah tarihe böyle bir not düşmüş oldu.

Madalyasız Alman Osmanlı paşası yerine, Oğuz Yarbay Mustafa Kemal Çanakkale’deki başarılarından dolayı 30 Nisan 1915’te Gümüş İmtiyaz Madalyası almıştır. Bunu Altın Madalyalar izleyecektir.
Olmasaydı da olurduk diyenlere ne söyleyeceğinizi gözden geçirin diye yazdım. Osmanlının ahı vahı kalmış mı? Görün diye.

Biz Oğuzlar düşmanımız Osmanlı için savaşmadık. Osmanlı toprağı sanarak bizim topraklarımıza yani Oğuzların topraklarına saldırıldığı için savaştık. Yoksa hiç bir Oğuz Osmanlı için kılını bile kıpırdatmaz. Oğuz Milleti, Oğuz vatanı olan Anadolu toprağı için savaşan herkese minnettardır.
17 Mayıs 1915’te Mustafa Kemal’e, Arıburnu muharebelerindeki başarısından dolayı padişah adına “Muharebe Altın Liyakat Madalyası” verilmiştir.

Çanakkale Muharebelerine 19 tümen katılmış, bunların 39 komutanı olmuştur. Bazı komutanlar birden fazla tümene komutanlık yapmış olduğu için kişi olarak komutan sayısı 31’dir. Tümen komutanlarından 5’i Alman dır, BEŞ ALMAN PAŞA.

1- Albay Nicolai (3. Tümen Komutanlığı)
2-Albay Hovik (13. Tümen Komutanlığı, 12. Tümen Komutanlığı
3- Albay Kannengiesser (9. Tümen Komutanlığı)
4-Yb. Pötrih (9. Tümen Komutanlığı)
5-Yb. Wilmer (5. Tümen Komutanlığı)

23 Mayıs 1915’te, gösterdiği başarılardan dolayı Mustafa Kemal’e Alman İmparatoru tarafından “Demir Haç” nişanı verilmiştir.

Çanakkale Muharebelerine 16 Kolordu ve Kolordu seviyesinde grup, birlik katılmış, bunların 23 Komutanı olmuştur. Ancak bazı komutanlar birden fazla birliğe komutanlık yaptığı için kişi olarak komutan sayısı 16’dır.

Kolordu komutanlarından 4’ü Alman dır. DÖRT ALMAN PAŞA

1. Alb. Von Zodenstern (Güney Bölge Kolordusu)
2. Tümg. Weber Paúa (15. Kor. K., Güney Gr. K.)
3. Tuğg. Trommer Paúa (14. Kor. K.)
4. Alb. Kannengiesser (16. Kor. K.)

15 Temmuz 1915’te Mustafa Kemal’e başarılarından dolayı, “Takfon” Harp Madalyası verilmiştir.
Çanakkale Muharebelerine 57’si piyade, 3’ü süvari,19’u topçu olmak üzere toplam 79 alay ile 135 alay komutanı katılır. 135 alay komutanından 3’ü Alman’dır.

1-Bnb. Hunker (Alman) 28. A.K. (8. Tüm.)
2-Yb. Werle (Alman) Erenköy Topçu K. (Müst. Mvk.)
3-Yb. Binhold (Alman) 3. Topçu A.K. (3. Tüm.)

1 Eylül 1915’te Mustafa Kemal’e, Gelibolu’daki “üstün başarılarından” dolayı Gümüş Liyakat Madalyası verilmiştir.

HALİL ORHAN ACAR
Kaynak; İsmet Görgülü, 10 Yıllık Harbin Kadrosu, TTK. 1993

Not: Bu yazının her hakkı saklıdır, hiç bir bilgi izinsiz alınarak kullanılamaz. Yazının H.Orhan Acar’a ait olduğu belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Ancak yazı Yazardan izin alarak yayınlanabilir. izinsiz kullanımı durumunda gerekli yasal yollara başvurulacaktır. Yazıların ticari olarak veya alenen dağıtılması, üzerinde değişiklik yapılması, yeniden kullanılması yasaklanmıştır. içeriğin izinsiz kullanımı veya zarara uğratılması 765 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, 5187 sayılı Basın Kanunu ve ilişkili diğer kanunlar uyarınca yasaktır.


27 Ağustos 2015 Perşembe

ÇAKMA OSMANLILAR

Tarihte çeşitli İmparatorluklar kuruldu. Roma İmparatorluğu en uzun sürenlerden biriydi. Akdeniz Roma imparatorluğunun iç deniziydi.

Akdeniz çevresinde ecdadım Romalı diyen bir topluluk duydunuz mu?
Bu güne kadar "Ben Romalıyım" diyen hiç duydunuz mu?
Roma milleti yok mu oldu? Romalıyım diyen hiç yok ise Romalılar nereye gitti?
Benim ecdadım Roma diyebilen neden yok?
Millet devleti olmayan İmparatorlukluklar birine ecdat olabilir mi?
Saray hanedanı dışında kimse ecdadım diyebilir mi?

Bizans İmparatorluğunu palavracı tarihciler "Osmanlı" olarak evrimleştirdiler.
Fethedildi dedikleri İstanbul bile 1930 yılına kadar "Costantinbol" du.

Günümüzde ben Osmanlıyım diyenler var mı?
Ecdadım Osmanlı diyenler var mı?
Komik ama evet var.

Osmanlı diye bir millet yoktur.
Osmanlı diye bir Ulus yoktur.
Osmanlı diye etnik bir topluluk da yoktur.

Buna rağmen İsteyenler kendine Osmanlıyım diyebilir mi?
Evet isterse diyebilir. Hatta isterse Marslıyım bile diyebilir. Keyfi bilir.
Bir japon bile isterse Osmanlı ve marslı olur.

Ancak etnik olarak, millet olarak, soy olarak Osmanlı olmak başka şeydir.
Osmanlıyım diyebilmek için;
Birinci koşul, soy olarak Osmanlı hanedanından olmaktır.
İkinci koşul, balkan milletlerinden devşirilip etnik kimliklerini kaybeden saray memurlarının soyundan olmaktır.
Üçüncü koşul, Balkan milletlerinden devşirilerek orduya alınan yeniçerilerin soyundan olmaktır.
Dördüncü koşul, zır cahil olmaktır. Kendini bilmediğinden Osmanlı olmaktır.

Yeniçeriler sarayda, kışlada, şehir merkezlerinde, kalelerde ve karakollarda görev yapardı. Yeniçerinin evlenmesi yasaktı. Yeniçeri karakolu olan her yere Sırp, Arnavut, Macar, Yunan ve Bulgar devşirmeler dolduruluyordu. Asayişi sağlamakla görevli bu yeniçerilerin de sex ihtiyacı oluyordu. Halkın gördüğünde korktuğu devşirme yeniçeriye KADIN lazım olunca, İstediği evin kapısını çalıyor ve dilediğini yapıyordu. Halkın bireysel olarak itiraz etme şansı yoktu. Gerektiğinde padişahın kellesini alan yeniçeriye fakir Oğuz köylüsünün yapabileceği bir şey yoktu. Karşı koyan olsa bile kızın veya kadının babasını kocasını öldüren devşirme tecavüzünü yapıp ihtiyacını gideriyordu.

Kalelerde karakollarda görev yapan yeniçerilerin sex ihtiyaçları olmadığını düşünerek buna itiraz edecek kadar gerizekalı olan biri çıkmayacaktır. Bunu düşünememiş olan olacaktır. Bu yazıyı okuyunca öğrenmiştir. Yerleşmemiş olan Oğuz yörükleri sürekli isyanlarla bu zulmün hesabını elbette sormaya çalışıyorlardı. Osmanlıya karşı Oğuz isyanlarını biraz kitap okuyanlar öğrenmiştir. Zamanla bu yaşananlara osmanlı hanedanı da dayanamadı ve yeniçerileri topa turarak ortadan kaldırdı.

Kısaca hanedan mensubu değilse bir kişinin Osmanlı olabilmesi için mutlaka ya devşirme evliliği ya da devşirme tecavüzü sonucu doğması gerekir.

Günümüzde ecdadının Osmanlı olduğunu zannedenler var. Bizim bilemediğimiz bir şekilde ecdatlarını öğrenmiş olmalılar. Ecdadı Osmanlı olanın ecdadının Oğuz milleti olması mümkün değildir.

Gerçek Osmanlılarla benim herhangi bir sorunum yok. Yıllarca devlet yönetmeyi başarmış insanlar. Etnik kimlikleri ne olursa olsun önemsemiyor ve onlara saygı duyuyorum. Bazı hanedan mensuplarını yani Osmanlı olanları TV de izledim. Eğitimli kibar ve mükemmel yetişmiş insanlar. Vatanlarını seviyorlar. Bir Osmanlı partisi kursalar devleti yönetmeleri için oy bile verebilirim.

Sorun gerçek Osmanlı hanedanının soyunun ne olduğu değildir. Gerçek Osmanlı hanedanı etnik kimlikleri ne olursa olsun onlar kendi etnik kimlikleriyle övüneceklerdir. Her etnik kimlik saygıyı hak eder.

Benim derdim çakma Osmanlılar.

Çakma Osmanlılar. Yani Oğuz Milletinden olmayanlar. Yani farklı milletlerden yapılan saray memurlarının soyundan veya devşirme yeniçeri tecavüzü sonucu doğduğunu iddia edenler. Bunlar her fırsatta  Oğuz Milletinin düşmanı olmuş, Oğuz milletine inanılmaz zulüm yapmış Osmanlıyı savunmak için yırtınıyorlar.

Bu çakma Osmanlılar, Osmanlı diye bir millet veya ulus olmadığını bilmedikleri gibi. Nasıl? Osmanlı olunabileceğine de bilmiyorlar. Bu tür gerici yobaz insanlar barış devletinde yaşamak yerine, Osmanlılar gibi olup başka milletlere, başka halklara saldırarak onlara kan kusturmak hayaliyle yanıyorlar.

HALİL ORHAN ACAR
Oğuz Milletinin Tarihi Kitabımdan
Not: Bu yazının her hakkı saklıdır, hiç bir bilgi izinsiz alınarak kullanılamaz. Yazının H.Orhan Acar’a ait olduğu belirtilerek alıntı yapılabilir ve paylaşılabilir. Ancak yazı Yazardan izin alarak yayınlanabilir. izinsiz kullanımı durumunda gerekli yasal yollara başvurulacaktır. Yazıların ticari olarak veya alenen dağıtılması, üzerinde değişiklik yapılması, yeniden kullanılması yasaklanmıştır. içeriğin izinsiz kullanımı veya zarara uğratılması 765 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, 5187 sayılı Basın Kanunu ve ilişkili diğer kanunlar uyarınca yasaktır.